Bu oyun 2013 yılında Anne Sexton, Sharon Olds, Amy Gerstler ve Sylvia Plath’in yazılarından ilham alınarak kadınların birbirleriyle nasıl bağdaştığını ele alan bir çalışma ortaya koymak için yazılmaya başlandı.
En derin ve en utanç verici düşüncelerimizi, mütemadiyen yaşadığımız zihinsel uyumsuzluğu, nesillerdir bize benimsetilen o içselleştirilmiş erkek bakış açısını ve erkek egemenlik zulmünü, bizzat idame ettirdiğimiz o ikiyüzlülüğü açığa çıkartmaya çalıştı. Uyandığımda Sesim Yoktu kişisel bir yolculuğun belgesi. Üç yıllık çok yoğun bir sohbeti damıtarak 60 dakikalık bir tiyatro oyununa, hikaye anlatma gayesiyle bazı öykü düzenekleri ekleyerek aktarıldı. Uyandığımda Sesim Yoktu gün yüzüne çıkarmaya korktuğumuz ve aslında bizi özgür kılan çıplak, kırılgan ve saf gerçeklerden oluşmaktadır.
Amy Nostbakken ile Norah Sadava çağdaş feminizmin çelişkisini harikulade bir ifade ediş biçimi bulmuşlar, hem de bir kez bile akademik jargona ve hareket retoriğine başvurmadan. İçindebulunduğumuz ikilem bu iki kadının keder, öfke ve hüsranla düğümlenmiş boğazında saklıdır. Seyirci cevapsız bırakılmış sorular eşliğinde salondan ayrılırken kulaklarında da oyunun son cümlesi yankılanmaktadır: “Onca yol kat ettik, artık dönmeyiz geri…”